. Servet-i Fünun Edebiyatı Konu Anlatımı,Servet-i Fünun Edebiyatı Nedir, Servet-i Fünun Edebiyatı tyt, Servet-i Fünun Edebiyatı ayt, Servet-i Fünun Edebiyatı ile ilgili örnek, Arkadaşlar bu yazımızda sizlere Servet-i Fünun Edebiyatı hakkında bilgiler vereceğiz. Merak ettiğiniz bir çok sorunun cevabını yazımızı okuyarak bulabilirsiniz. Servet-i Fünun Edebiyatı Servetifünun edebiyatı Recaizade Mahmut Ekrem’in Tevfik Fikret’i Servetifünun dergisinin başa geçirmesiyle başlar. O zamana kadar bir fen dergisi olan bu dergi, Tevfik Fikret’in başa geçmesiyle bir edebiyat dergisi halini alır. Tanzimat 2. döneminde başlayan Eski – Yeni tartışmalarında Recaizade’nin görüşleri etrafında yani Yeni çevresinde şekillenerek Batı edebiyatını esas alır. Bu bir yenileşme hareketi olduğu için Edebiyatıcedide Yeni Edebiyat olarak da adlandırılmıştır. 1896 – 1901 yıllarında etkili olan bu edebiyat, Hüseyin Cahit Yalçın’ın Edebiyat ve Hukuk adlı makalesi yüzünden Abdülhamit tarafından kapatılmıştır. – “Sanat için sanat” ilkesine beğlıdırlar. – Cümlenin dize ya da beyitte tamamlanması kuralını yıkmışlar ve cümleyi özgürlüğüne kavuşturmuşlardır. Beyitin cümle üzerindeki egemenliğine son verirler. Cümle istediği yerde bitebilir. – Servet-i Fünuncular aruz ölçüsünü kullanırlar. Ancak aruzun dizeler üzerindeki egemenliğini de yıkarak, bir şiirde birden çok kalıba yer vermişlerdir. – Onlar “her şey şiirin konusu olabilir” görüşünü benimsemişler; fakat dönemin siyasal baskıları nedeniyle aşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın basit konularına eğilmişlerdir. – Şiirde ilk defa bu dönemde konu bütünlüğü sağlanmıştır. – “Sanatkârâne üslup” ve yeni bir “vokabüler” sözvarlığı yaratma kaygısıyla oldukça ağır bir dil kullanmışlardır. – “Kafiye kulak içindir” görüşünü benimserler. – Şiirde üç değişik biçim kullanmışlardır. Bunlar; “sone” ve “terza-rima”ve “müstezat” bütünüyle kendi oluşturdukları biçimlerdir. – Şiirde olduğu gibi romanda da devrin siyasal baskıları nedeniyle sosyal konulardan uzak dururlar. – Romanda, romantizmin kimi izleri bulunmakla birlikte genel olarak realizme bağlıdırlar. – Romanda da dil ağır, üslup sanatkârânedir. – Roman tekniği sağlamdır. – Yazarlar daha çok yaşadıkları ortamı anlatma yoluna gittikleri için konular, İstanbul’un çeşitli kesimlerinden alınmalıdır. – Betimlemeler gözleme dayalıdır ve nesneldir. – Bu dönem sanatçıları, devrin siyasal baskıları nedeniyle gazetecilik, tiyatro gibi alanlara pek fazla eğilmemişlerdir. Servet-i Fünun Edebiyatı’nda Şiir Servet-i Fünun Edebiyatı’nda Roman ve Hikaye Servet-i Fünun Edebiyatı’nda Tiyatro Tanzimat Edebiyatı Sanatçıları ve Eserleri Servet-i Fünun Edebiyatı’nda Şiir – Şiirde konu ve biçim yönünden büyük yenilikler yapılmıştır. – Heceyle denemeler olmakla birlikte ağırlıklı olarak aruz vezni kullanılmıştır. – Servet-i Fünun şiirinde resim sanatından etkilenilmiştir. – Sanat sanat içindir anlayışına uygun bireysel şiirler yazılmıştır. – Sadece Tevfik Fikret bireysel şiirler yazdığı ilk dö-neminden sonra toplumcu şiirler yazmıştır. – Şiirlerde aşk ve doğa gibi bireysel konular işlenmiş, sıfatlara ve doğa tasvirlerine bolca yer verilmiştir. – Tanzimat sanatçılarından olan R. M. Ekrem’in “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” anlayışıyla hareket edilmiştir. – Kulak için kafiye anlayışı benimsenmiştir. – Şiirde musikiye, şekil kusursuzluğuna önem verilmiştir. – Aruz Türkçeye uydurulmaya çalışılmıştır. – Aruz kalıpları konuya göre seçilmiş, bir şiirde birden fazla aruz kalıbı kullanılabilmiştir. – Sone ve terza-rima gibi Batı’dan alınan nazım şekilleri ilk kez bu dönemde kullanılmıştır. – Serbest müstezat, Servet-i Fünun şiirinde çokça kullanılmıştır. – Arapça ve Farsçadan, daha önce kullanılmamış sözcükleri kullanmayı bir hüner olarak görmüşlerdir. – Divan ve Tanzimat’tan farklı yeni imgeler beyaz titreyiş, anılarımın gecesi vb. kullanmışlardır. – Süslü, sanatlı bir dil vardır. – Anlam bir mısrada değil diğer mısrada tamamlanmış, şiirin bütünlüğüne önem verilmiştir. – Şiirde sembolizm ve parnasizmin etkisi vardır. – Nazım nesre yaklaştırılmıştır, manzum hikâyeler yazılmıştır. – Bu dönemde, mensur şiir örnekleri verilmeye başlanmıştır. Servet-i Fünun Edebiyatı’nda Roman ve Hikaye – Hikayelerde halka yaklaşan dil romanlarda ağırlaşır ve halktan uzaklaşır. – Romanlarda İstanbul’un aydın yaşamı saray ve konak hayatı işlenmiştir. – Romanlarda çarpık ilişkiler konu edinilmiştir. – Romanlar mutlu başlar ayrılık ve ölümle biter. – Kuşak çatışması bu dönemde iyice derinleşir. – Roman kişileri hasta, bunalımlı ve karamsardır – En güçlü romancılar ve M. Rauf’tur. – Hikâye ve roman, teknik yönünden geliştirilerek edebî bir çizgiye ulaştırılmıştır. Batılı anlamda ilk roman örnekleri bu dönemde ortaya konmuştur. – Servet-i Fünûn Edebiyatında şiirde olduğu gibi romanda da, devrin siyasal baskıları nedeniyle sosyal konulardan uzak durulmuştur. – Yazarlar, konularını genellikle İstanbul’da geçen olaylardan, kahramanlarını ise aydınların arasından seçmişlerdir. Romanda daha çok, hayali ve yapmacık konular ele alınmıştır. Hikâyede ise yer yer halkın sorunlarına yer verildiği görülür. – Hikâye ve romanda “hayal kırıklığı, üzüntü, marazî duygulanmalar, başarısız aşklar” en çok işlenen konular arasındadır. – Servet-i Fünûncuların romanlarıyla hikâyeleri genellikle realist ve natüralist bir özellik taşır. İlk başlarda ” romantizmin etkisi görülse de romantizm, yerini zamanla realizm ve natüralizme bırakır. Realizme geçişle birlikte hayalin yerini gözlemler alır. – Betimlemeler, genellikle gözleme dayalıdır ve nesneldir. – Romanlarda kadın kahramanlar, erkek kahramanlar kadar önem kazanmıştır. Yazarlar, kahraman olarak seçtikleri kadın tiplerini ayrıntılı olarak tasvir ve tahlil etmişlerdir. Tanzimat romancılığında cariye, halayık vb. tiplerle karşımıza çıkan kadın, Edebiyat-ı Cedîde romanında gerçeğe daha yakındır. – Bu dönem romanlarında düşünen, varlığını kişiliğiyle duyuran güçlü kadın tipleriyle karşılaşırız. – Servet-i Fünûn hikâyelerindeki halka yaklaşan doğal dil, romanlarda ağırlaşır ve halktan uzaklaşır. Mutlu bir azınlık dili olur. – Romanlarda söz sanatlarıyla yüklü, ağır bir dil kullanılır. Cümleler, Fransızca cümle yapısına uygundur. Özellikle “ve” bağlacından yararlanılarak cümleler iyice uzatılır. Bu da anlaşılmayı zorlaştırır. – Roman tekniği sağlamdır. Romancı, eserinde kişiliğini gizler. Konu dışı bilgilere yer verilmemiş, gereksiz betimlemelere başvurulmamıştır. Servet-i Fünun Edebiyatı’nda Tiyatro – Tiyatro türünde dönemin baskısı nedeniyle hemen he-men hiçbir gelişme gösterilmemiştir. – Sadece Hüseyin Suat, dönemin tiyatro yazarı olarak öne çıkmıştır. Tanzimat Edebiyatı Sanatçıları ve Eserleri TEVFİK FİKRET – Özgürlük, hak, hukuk ve insanlık üzerinde durmuştur. – Sanatı sanat için yapmıştır. – Ağır bir dille bireysel ve toplumsal konulara birlikte önem vermiştir. – Yapıtlarında daha önce kullanılmamış sözcüklere rastlanır. – Aruzu Türk Edebiyatında en başarılı kullanan şairler arasındadır. – Hece ölçüsüyle daha çok çocuk şiirleri yazmıştır. Serbest müstezat, sone, terza rimayı gayet iyi kullanır. – Parnasizm etkisi yapıtlarında görülmektedir. Eserleri Rübab-ı Şikeste, Rübab’ın Cevabı, Haluk’un Defteri, Tarih-i Kadim, Doksan Beşe Doğru, Şermin CENAP ŞAHABETTİN – Gerçek mesleği doktorluk olan sanatçı, Servet-i Fünun edebiyatının Tevfik Fikret’ten sonra gelen en önemli şairidir. – Tıp eğitimi için gönderildiği Paris’te, tıptan çok şiire alaka duymuş ve Fransız sembolistlerini tanımıştır. – Servet-i Fünun döneminde düzyazı alanında en ünlü sanatçılardan biridir. Eserleri Tâmat, Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Suriye Mektupları, Tiryaki Sözleri, Yalan, Körebe, Nesr-i Harp, Evrak-ı Eyyam, Nesr-i Sulh HALİT ZİYA UŞAKLIGİL – Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk romanları ortaya koyan sanatçıdır. – Servet-i Fünun döneminde roman ve hikâye türünün en önemli ismidir. – Eserlerinde realizm etkileri görülür. – Kullandığı dil sanatlı ve ağırdır. – Sıra dışı bir cümle düzeni vardır. – Romanlarında zengin ve aydın kişileri konu edinir. Eserleri Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Bir Ölünün Defteri, Nemide, Ferdi ve Şürekâsı, Sefile, İzmir Hikâyeleri, Aşka Dair, Onu Beklerken, Kadın Pençesi, Bir Yazın Tarihi, Solgun Demet, Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Kâbus, Füruzan, Fare, Sanata Dair, Mensur Şiirler MEHMET RAUF – Servet-i Fünûn romanının Halit Ziya Uşaklıgil’den sonra ikinci büyük ismidir. – Romanlarının temel konusunu aşk oluşturur. – Dağınık bir üsluba sahip olduğu için çok kez eleştirilmiştir. – Kahramanları idealize edilmiş tipler olduğu için yaşamın gerçekleriyle uyuşan davranışlarda bulunmazlar. – Kahramanların psikolojisini iyi şekilde tasvir eder. İlk psikolojik romanımız olan Eylül’ü yazmıştır. Eserleri Roman Eylül, Genç Kız Kalbi, Böğürtlen… Hikâye Eski Aşk, Aşk Kadını Mensur Şiir Siyah İnciler Tiyatro Pembe Köşk HÜSEYİN CAHİT YALÇIN – Şiir, roman, öykü, hatıra, eleştiri türünde eserler vermiştir. – Şiirlerinde aruz veznini tercih etmiştir. – Hayal – Hakikat çatışması eserlerinde geniş şekilde yer alır. – Realizm ve natüralizm etkisinde eserler ortaya koymuştur. Eserleri Nadide, Hayal İçinde, Hayat-ı Muhayyel, Hayat-ı Hakikiye, Kavgalarım, Siyasi Hatıralar, Edebi Hatıralar
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATINDA ŞİİR 1. Tanzimat Dönemi’nde içerik bakımından yenilenen şiirimiz bu dönemde biçim bakımından da Batılı bir görünüm kazanmıştır. 2. Genel olarak, platonik aşk, aile mutluluğu, doğa sevgisi, yaşanılan hayatın kirliliği, karamsarlık, hayal kırıklıkları, merhamet, hüzün, toplumdan ve gerçeklerden kaçış vb. temalar işlenmekle birlikte şiirin konusu genişletilmiş; en basit günlük olay, gözlem ve duygular bile şiir malzemesi olarak kullanılmıştır. 3. Sanat için sanat anlayışının gereği olarak biçimsel yetkinliğe önem verilmiş, şiire estetik bir duyarlıkla yaklaşılmıştır. 4. Konular çoğu zaman, romantik bir atmosfer içinde ele alınmış; ancak, parnasizm ve sembolizm akımlarının etkisinde kalınmış; betimleme, müzikalite, ölçü, uyak gibi öğeler üzerinde titizlikle durulmuştur. 5. Özellikle Fransız şiirinin etkisiyle yeni bir imge hayal sistemi kurulmuş, duyu aktarmalarıyla sağlanan “saat-i semen-fâm” gibi alışılmadık bağdaştırmalara yer verilmiştir. 6. Eski şiirin beyit esası üzerine kurulan nazım sentaksı radikal biçimde değiştirilmiş; şiirde anlam bazen aynı dizede başlayıp bitmiş, bazen yedi-sekiz dizede tamamlanmıştır. Bunun sonucu olarak nazım, nesre yaklaştırılmıştır. 7. Kırılgan, marazi hastalıklı bir duyarlığın sonucu olarak aşırı heyecan ifade eden “ah, of, ey” gibi ünlemler “ki, ve, evet, hayır” gibi sözcükler sıklıkla kullanılmıştır. 8. Divan şiiri nazım biçimleri bırakılmış; serbest müstezat, sone, terzarima gibi biçimler kullanılmıştır. Sone Servetifünun şairlerinin Fransız edebiyatından aldıkları bu nazım biçimi Rönesans döneminde italyan edebiyatında doğmuştur, iki dörtlük ve iki üçlük olmak üzere on dört dizeden oluşur. Uyak düzeni abba / abba / ccd / ede biçimindedir. Terza Rima Servetifünuncuların Fransız edebiyatından aldıkları bu nazım biçimi de İtalyan kökenlidir. Üç dizeli bentlerden oluşur ve örüşük uyak düzeniyle yazılır aba / bcb / cdc / ded / efe / f. Dantenin İlahi Komedyası bu nazım biçimiyle yazılmıştır. Serbest Müstezat Servetifünun şairlerinin divan edebiyatındaki müstezatı bozup Batı şiirinde sonlarında ortaya çıkan serbest şiire benzeterek geliştirdikleri nazım biçimidir. En belirgin özelliği uzun ve kısa dizelerden oluşması, bu dizelerin düzensiz bir şekilde sıralanmasıdır. Aynı şiirde aruzun farklı kalıpları kullanılabilir. Servetifünuncular dışında Ahmet Haşimin çok kullandığı bu nazım biçimini Mehmet Emin Yurdakul hece ölçüsüyle denemiştir. 9. Kafiyenin göz için olduğu anlayışından uzaklaşılarak kulak için kafiye anlayışı benimsenmiştir. 10. Aruz ölçüsü ustalıkla kullanılmış, şiirin konusuna göre aruz kalıbı seçilmiş, ahengin anlama uygun olmasına özen gösterilmiştir. Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalarla yüklü ağır ve sanatlı bir dil kullanılmıştır.
Merhaba arkadaşlar size bu yazımızda Türk Dili ve Edebiyatı Konuları hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak bilgi sahibi olabilirsiniz. Servet-i Fünun Şiir sorusunun cevabı aşağıda sizleri bekliyor… Servet-i Fünun Şiir » Türk edebiyatını kesin olarak modernleştiren Servet-i Fünun büyük bir hızla sonuç aldığı ilk edebi tür şiirdir. » Topluluğun genelinin şair olması ve Tevfik Fikret’in güçlü bir şair olması şiir konusunda hızlı bir netice almayı sağlamıştır. » Servet-i Fünuncular ilk zamanlarında divan edebiyatının nazım şekillerini kullandılar. Ancak toplu olarak hareket etmeye başladıkları zaman, bu şekilleri derhal terk etmişlerdir. » Kullandıkları nazım şekillerini üç grupta toplayabiliriz ** Fransız şiirinden aynen alınanlar. sone gibi ** Divan edebiyatından alınıp değiştirilenler. Serbest müstezat ** Ne divan şiirinde ne de Fransız şiirinde bulunmayıp kendi kendilerine icad ettikleri ve nazımda geniş bir kafiye kolaylığı sağlayanlar. Böylece Türk şiiri yepyeni bir görüş kazanmış oldu. » Şiirin konusu sınırsızlaşmıştır. Her şeyin şiire konu olabileceği kabul edildi. Ama sosyal ve siyasi konulardan uzak durmuşlardır. Şiirlerde aşk, tabiat ve aile hayatı başlıca temalardır. » 19. YY. Fransız şiirinin romantizminden sembolizmine kadar her merhalesini tanımışlardır. Böylece yeni bir duyuş, yeni bir zevk estetik getirmişlerdir. Beğendikleri birçok hayali de getirdiler. » Bu anlayış da şiirde Arapça ve Farsça kelimelerin sayısını haddinden fazla çoğaltmıştır. Arapça ve Farsça kelimelerin artması ve sanatkârane üslup» gayesi ile yapılan çabalar Servet-i Fünun şiirini ancak sınırlı bir aydın topluluğunun anlayabileceği duruma getirdi » Teknik bakımdan başarıyı yakalamışlardır. » Kafiyede ses benzeyişlerine fazla titizlik göstermedikleri için söyleyişte kolaylık sağlamışlardır. » Fakat aruza bağlı kalmışlardır. Bu da teknik bir güçlüğü devam ettirmiştir. Aruzda başarılı olmuşlardır. Klasik aruz anlayışını değiştirmişlerdir. » Servet-i Fünun şiirinde resim sanatından etkilenilmiştir. » Sanat sanat içindir anlayışına uygun bireysel şiirler yazılmıştır. » Sadece Tevfik Fikret bireysel şiirler yazdığı ilk döneminden sonra toplumcu şiirler yazmıştır. 149 Şiirlerde aşk ve doğa gibi bireysel konular işlenmiş, sıfatlara ve doğa tasvirlerine bolca yer verilmiştir. » Tanzimat sanatçılarından olan R. M. Ekrem’in “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” anlayışıyla hareket edilmiştir. » Kulak için kafiye anlayışı benimsenmiştir. » Aruz Türkçeye uydurulmaya çalışılmıştır. » Arapça ve Farsçadan, daha önce kullanılmamış sözcükleri kullanmayı bir hüner olarak görmüşlerdir. » Divan edebiyatı ve Tanzimat edebiyatından farklı yeni imgeler beyaz titreyiş, anılarımın gecesi vb. kullanmışlardır. » Süslü, sanatlı bir dil vardır. Anlam bir mısrada değil diğer mısrada tamamlanmış, şiirin bütünlüğüne önem verilmiştir. » Şiirde sembolizm ve parnasizmin etkisi vardır. » Nazım nesre yaklaştırılmıştır, manzum hikâyeler yazılmıştır. » Bu dönemde, mensur şiir örnekleri verilmeye başlanmıştır. Servet-i Fünun Şairlerinden Bazıları Tevfik Fikret1867-1915 » Kendi akımının ve Türk edebiyatının en önemli şairlerindendir. » Aruz ölçüsünü Türkçeye başarıyla uygulamıştır. » Fen, bilim, teknik onun kalemiyle şiirimize girmiştir. » Parnasizm akımından etkilenmiştir. » Şiiri düz yazıya yaklaştırmıştır. » Şermin adlı eserinde hece ölçüsünü kullanmıştır. » Servet-i Funun’dan sonra herhangi bir topluluğa katılmamış, bazı sosyal şiirler yazmıştır. » Türk edebiyatında ilk defa İstanbul’u eleştiren şair olmuştur.Sis şiiri » Mehmet Akif ile atışmışlardır. Oğlu Amerika’ya okumak için gider; ancak papaz olur. Eserleri Rubab-ı Şikeste, Haluk’un Defteri, Rubab-ın Cevabı, Tarih-i Kadim, Doksan Beşe Doğru, Şermin. Cenap Şahabettin 1870-1934 » Sanat, sanat içindir görüşünü benimsemiştir. » Halk arasında birçok dizesi atasözü gibi kullanılmaktadır. » Dilini süslemiş, kelime oyunları bol, söz sanatları oldukça fazla kullanmıştır. » Şaire göre “şiir kelimelerle resim yapma işidir.” Eserleri Hac Yolunda, Evrak-ı Eyyam, Tamat, Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh, Afak-ı Irak Tiryaki Sözleri. Süleyman Nazif 1869-1927 » Servetifünun topluluğuna katıldıktan sonra bireysel konuları işlemiştir. » 1908’den sonra ise toplumsal konuları işlemiştir, “toplum için sanat” anlayışını benimsemiştir. » İtilaf Devletleri tarafından İstanbul’un işgal edilmesi üzerine “Kara Bir Gün” adlı yazısının yayımlanmasından dolayı Malta’ya sürülmüştür. » Daüssıla şiirinde milli duyguları ve ıstırapları anlatmıştır. » Malta’da sürgündeyken yazdığı “vatan” konulu şiirleriyle ünlenmiştir. » Şiirlerinde Namık Kemal’i örnek alan sanatçı, toplumcu bir anlayışa sahiptir. » Eserlerinde vatan, millet, hürriyet konularını işlemiştir. Eserleri Şiir Gizli Figanlar, Firak’ı Irak Şiir-Nesir Batarya ile Ateş, Malta Geceleri Makale Çal Çoban Çal, Malum-ı İlam, Tarihin Yılan Hikâyesi Monografi Namık Kemal, Mehmet Akif, Fuzuli 11. Sınıf Şiir Konu Anlatımı Tıklayınız… 11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Konuları için Tıklayınız… 11. Sınıfta Yer Alan Diğer Ders ve Konuları için Tıklayınız…
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATINDA ŞİİRServet-i Fünun şiiri, Hamit’in şekilde yaptığı yeniliği, daha da genişletir. Bu geleneğe bağlı sanatçılar, Fransız şiirlerinden “sone” ve “terzerima” gibi nazım türlerini alırlar. Müstezadı yaygın ölçüde kullanırlar.“Servet-i Fünun şiiri”nde kalıplaşmış vezinlerin dışına çıkılır. Bu dönemde Türk şiiri nazım şekilleri bakımından modernleşir. Türkçe aruza uygulanmaya çalışılır. Özellikle Fikret, bu konuda başarılı örnekler vermiştir.“Son asır Türk şiiri incelendiğinde; daima soyuttan somuta; hayalden gerçeğe doğru bir ilerleyiş olduğu görülür. Şinasi ve Namık Kemal’in düşünceleri birinci dönemin, Hamid’in büyük ihtiras ve felsefileştirilmiş ızdırapları ikinci dönemin, Recaizade’nin aşırı içli duygu dünyası ile ara neslin küçük duygu tasvirlerine yer veren şiirleri, üçüncü dönemin başlangıcını gösterir. Edebiyatımızda bireysel düşüncelerle karıştırılmayan duygu, ancak Servet-i Fünun şiiri ile ilk kez şiirimize Fünun sanatçıları edebiyatımıza yeni bir üsluptan önce, yeni bir duygu, yeni bir duyuş tarzı getirmişlerdir. Bu dönemde aşırı duyarlılık ve intihar ortak davranış şekilleridir. Hayal ile hakikat çatışması ilk defa Cenab Şahabettin’in şiirinde ortaya geleneğe bağlı sanatçılarda ortak bir tabiat görüşü hakimdir. Özellikle Parnasyenlerde ve o sıralarda dergilerde görülen resim ve tablo merakı onları tabiata karşı son derece dikkatli kılar.“Servet-i Fünun şiiri”nde kafiye göz için değil, kulak içindir. Bu gelenekte kafiye ahenk unsuru olarak ele anjanbmanlar kullanarak, şiiri nesre yaklaştırmaya çalışırlar. Cümleleri istedikleri kısalık ve uzunlukta kullanırlar. Cümleyi mısra ortalarında tamamlayarak, beş altı mısra kadar uzattıkları toplulukta bireyselci sanat anlayışı şiire egemendir. Aşırı duygusallık ve yeni hayal dünyası kurma eğilimi onları bireyselci kılmıştır. Parnasizmin ve sembolizmin etkisiyle şiire resim ve musiki girer; ses ve ahenk şiire egemen olur. Tevfik Fikret dili ve tekniğiyle dış musikiyi; Cenap Şahabettin ise ince buluş, parlak, hayal ve mecazlarıyla iç musikiyi dilinde Arapça, Farsça kelime ve tamlamalar vardır. Batı etkisinden şiire yeni sözler Fünun şirini Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin temsil ederler. Diğer şairler, özellikle Tevfik Fikret’in etkisinde kalarak şiir yazmışlardır.
servet i fünun dönemi şiir